Kayıtlar

En Önemli 10 Müslüman İcadı

Rus Pravda gazetesi Müslümanlarca gerçekleştirilip vazgeçilmez hale gelen keşif ve icatlara yer verdi. Kahve: Halid isimli bir Arap, Etyopya'nın Kaffa bölgesinde keçilerin yere dökülmüş koyu renkli tohumları yediğini fark etti. Kahve 1645'te Venedik'e geldi. Satranç: Eski Hindistan'da ortaya çıkan bu oyuna Persler tarafından bugünkü şekli verildi. Paraşüt: Endülüslü Abbas Kasım İbn Firnas'ın asıl amacı uçan bir cihaz icat etmekti. İcadı sadece yere çakılmasını engelledi. Sabun: Mısır ve Romalılar bazı materyalleri temizlik için kullansa da bitkisel yağları sodyum hidroksit ile birleştirip ilk sabunu yapan Araplardı. Çelik Yelek: İlk kez ok geçirmeyen giysiler yapanlar Müslümanlar. Hıristiyanlar bunu Haçlı Seferleri sırasında öğrendi. Ameliyat: Ebu'l- Kasım El Zehravi'nin, 10'uncu yüzyılda bulduğu ameliyat yöntemleri ve 200 alet hâlâ kullanılıyor. Akşam yemeği: Irak'tan İspanya'ya gelen Ali ibn Nafi, 9'uncu yüzyılda çorbadan sonra et ya

Dr.Mehmet F.AYDIN

Resim
www.doktoruz.com adresindeki bir ankete katılmam sonucu bir adet kitap kazanmışım.. Ana sayfada bulunan kitap kazananlar listesinde yer alan ismimin başına "DR" ibaresi koymuşlar henüz o mertebeye ulaşamamış olsamda. İnsanın hoşuna gitmiyor da değil hani.. :-) İnşallah gerçekten "DR" ibaresini hakettiğimiz günleri de görürüz..

Saw III

Testere serisinin 3. filmi olan "Saw III"ü geçen gün izledim. Testere 1 ve 2'yi izleyenlerin mutlaka izlemesi gereken bi devam filmi bence.. 3. filmde önceki filmlere göre daha fazla şiddet olduğunu söyleyebilirim.. Bence en güzel senaryo bu filmde. Filmin sonunda anlıyosunuz bir çok şeyi. Yani en azından ben çoğu şeyi filmin sonunda anladım filmin kahramanlarından Amanda gibi.. Acaba bunun 4.sü de çıkacak mı? Filmin sonunda yine bi açık kapı bırakılmış ama.. Bekleyip göreceğiz artık..

El Yazısısından Karakter Analiz (Grafoloji) Raporum

Geçen haftasonu İstanbul'da yapılan 23.Ulusal Gastroenteroloji Kongresi'nde bir ilaç firmasının reklam amaçlı el yazısından karakter analizi yapmaktaydı. Ben de bu fırsatı kaçırmadım ve ben de el yazısından karakter analizi yaptırdım.. İşte benim el yazısı analiz raporum aşağıda.. Ne kadar doğru olduğuna beni tanıyanlar karar verecek artık. İki yıl önce başka bir tıp kongresinde yaptırdığım el yazısı analiz raporuna paralel çıktı sonuç.. Bu da benim sonucum::: Fiziksel&Materyalistik Gerekli olduğu zamanlar için enerjisini saklama eğilimi vardır. Fiziksel ve maddi mutluluklar için az miktarda enerji kullanır. Parayı tutabilir. Ne tam olarak tutumludur ne de aşırı cömerttir. Duygusal Karakter Duygusal durumlarda kontrollü kalır. Duyguları orta şiddetlidir. Kötümser olabilir ya da yazı yazdığı sırada depresif veya fiziksel olarak yorgun olabilir. Doğal yapısı duyarlıdır. Bazı içsel gerginlikler ve kaygılar yaşıyor. Küçük şeyler kötüye gittiğinde sıkıntı yaşayabilir. Entellek

Günün Sorusu...

Bugün bir tanıdığım yeni aldığı fotoğraf makinasıyla alakalı şunu sordu: "Bunun pilini çıkarınca içindeki fotoğraflar siliniyo mu?" Ben önce bişey diyemedim, sonra "Bilgisayarın fişini çekince harddiskteki herşey siliniyo mu?" deyince olay kahramanımız olayı çözüldü.. :-) Bu müthiş(!) sorunun sahibi bugünün farklı saatlerinde bu soru gibi bir kaç soru daha sordu ama en çok fotoğraf makinesi ile alakalı soru hoşuma gitti.. :-) En kısa sürede fikri gelse iyi olacak gibi... :-)

OH BE!!

AVEAvari bir "OH BE!" diyorum nihayet bugün... 1 hafta süren işkence sona erdi. 1.Vizelerimin ne kadar iyi geçtiği tartışılır ama nasıl geçerse geçsin vize haftası bitince rahatlıyoruz en nihayetinde.. :-)

Edirne beyaza büründü...

Resim
Edirne'ye günün ilk saatlerinde yağmaya başlayan karın ilk fotoğrafları... Bu kadar erken beklemiyoduk kendilerini... :-)
Unutmak fizyolojik, çalışmamak patolojiktir..

YMD İstanbul İftarı'06

YMD* İstanbul İftarı'06, 14 Ekim 2006 Cumartesi günü İstanbul Dedeman Otel'de düzenlendi.. Bu sene de katılmak nasip oldu çok şükür.. Bu seneki ile birlikte 1 İzmir, 2 İstanbul iftarına katılmış oldum. Bu seneki iftara katılım 150-160 kişi civarındaydı. Ancak Yamanlar'04 mezunları olarak katılımımız beklediğimden azdı; 10-11 kişi kadardık. Ama yine de güzel bir atmosfer hakimdi ortama.. Hocalarımızı, arkadaşlarımızı, abilerimizi tekrar görüp hasret gidermiş olduk... *YMD : Yamanlar Mezunlar Derneği

Para Koleksiyonum

Para koleksiyonumu da buraya taşımaya başladım.. Para koleksiyonumdaki paralar için ya buraya tıklayın ya da sağ sütundaki "Picasa Web Albums" bölümündeki para koleksiyonu sergisini tıklayın.. Sergide şimdilik toplam 38 çeşit kağıt para var. Bunların 16sı Türk Lirası, geriye kalan 22si ise yabancı para.. Zaman zaman ekleyeceğim paraları da "Picasa Web Album"ümden takip edebilirsiniz..

Hoşgeldin Kuzen!!

Bugün 17:50 itibariyle 22 olan kuzenlerimin sayısı oldu 23.. Henüz bir ismi bulunmayan küçük kahramanımıza buradan sesleniyorum: HOŞGELDİN!!

...Kaligrafi çalışmalarımdan biri...

Resim

...Senai Demirci'den çok hoş bir yazı...

Ben sustum, sen söyle iyiliğimi... Niye bana uzaksın sevdiceğim? Gözlerinin büyüsünü özlemedim mi sanıyorsun? Sözlerinin sıcağı kalbimde bin efsûn. Sen yokken kuyulara düşüyor düşlerim. Sen olmayınca, sevda yetim; aşk öksüz, şefkat kimsesiz. Sensiz, hesapların hepsi yarım kalıyor. Sensiz, defterlerin hepsi açık duruyor. Hata etmişim, şimdiye dek varlığını hesaplamışım hep; çok geç anlıyorum. Yokluğun ne hesaba gelmez işmiş; kıvranıyorum, yanıyorum, ağlıyorum. Beni unutmadın değil mi? Unutmak ne garip şey ki, unutanlara unuttuğunu da unutturuyor. Dipsiz bir kuyuya düşüyor gibisin; içindeki unutuş bin kuyuyu kuyuya atıyor. Seni unutmak bana haram olsun. Unutulmak ne acı şey ki; unutulanın unutulduğu kimsenin hatırına gelmiyor. Sonsuz bir karanlıkta yitiyor gibisin; unutuluşun nice karanlığı karanlığa itiyor. Senin unutman bana uzak olsun. Alev üşür mü bi’tanem? Taş katılığına yanar mı? Dağ yalnızlığına ağlar mı? Ayrılığın araya girmekten bıktığı olur mu? Yalnızlığın da canı sıkılmaz mı?

6 Yılın İncisi(!) 2.Sınıf Başladı...

Bugün itibariyle 2.sınıfa başlamış olduk ve ilk sistematik anatomi ve ilk fizyoloji derslerimizi işledik. Bu sene nasıl biter bilmem ama herkesin söylediği ortak bişey var: 2.sınıf 6 yılın en zor dönemi... İnşaallah 2.sınıfı kazasız belasız atlatırız. Tüm arkadaşlarıma başarılı bir yıl diliyorum... Herkese hayırlı uğurlu olsun...

Bir hafta içinde ~2500km...

Resim
Bu sene de her yaz tatilimizin klasiği haline gelen Malatya'ya gittik... Güzel, zevkli bir yolculuktu ama yorucu olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim... ...17.04.1988 Pazar Günü Doğmuş Olduğum Odada ANNEM ve Ben... ...Doğmuş Olduğum Evin Önünde... ...Köyde Halamlarla... ...Köyde kardeşim Musa'yla...

...Ve Anavatan'a Döndük...

Dün akşam 17:30'da Anavatan topraklarına tekrar ayak basmış bulunmaktayım... Bir aylık Amerika macerası da burada bitmiş oldu... Güzel bir deneyimdi... Bizi Amerika'ya göndererek bizi bu deneyimi yaşatan babama çok teşekkür ediyorum...

Bugün Kurstaki Son Günümdü ve Kurs Bitti

Resim
Bugün itibariyle kursumuz bitti ve sertifikamızı elimize verdiler... Ve inşaallah yarın akşam 21:50'de International Logan Airport'tan ilk durağımız olan Frankfurt'a doğru hareket edeceğiz. Tahminen pazar günü 17:30 gibi de İstanbul'da olacağız Allah'ın izniyle... Bugün kursta son günü olanlar için pizza partisi verildi. Pizza olayından sonra sertifikalar verildi ve ayrılacak olanlar hatıra fotoğrafları çektirmeye başladı. İşte bunlar da benimkiler:

"World Trade Center" sinemalarda...

Bu akşam sinemaya gittik ve henüz dün gösterime girmiş olan "World Trade Center"ı izledik. Film normal bir şekilde İngilizce idi. Anlayabildiğim kadarını anladım ama çoğunu da anlayamadım... :-( Film 11 Eylül 2001 günü WTC'a insanları kurtarmak için giren polisleri ve ailelerini konu almış... Polisler binaya girdikten sonra bina çöküyor ve kurtarılmayı bekliyolar. Aileleri de doğal olarak endişeleniyor. Yani film duygusal bir film... Ve sanırım gerçek bir olaydan uyarlanmış... Tam olarak anlamasam da film bence güzeldi...

...Boston Kebab House'da Tayvanlı Arkadaşlarımla...

Resim
Bugün Tayvanlı 5 arkadaşımla Boston Kebab House 'da Döner Kebab yedik. Onlara da bizim mutfağımızın güzel yemeklerinden birini tattırmış oldum...

Bisikletle Boston Sokaklarında

Resim

...SIX FLAGS...

Resim
Bugün, Türkiye'de binmeyi pek göze alamadığım lunapark oyuncaklarının büyüklerine bindim... Hele bir tanesi vardı ki: Superman Ride of Steel. 3 kez bindim o koca oyuncağa. Bu koca oyuncağın en büyük özelliği yavaş yavaş çıktığı yaklaşık 70m. yüksekliğindeki ilk kısmından hızla ve dik bir şekilde inmesi ve bu koca oyuncağın 77 mph. (124 km/s) hız yapması... Bir başka koca oyuncak da "Batman" di ki bu da "Superman" oyuncağına benzemekle beraber ters, düz, her türlü gitmekte... Buna sadece 1 kez binebildik... "Pandeminoum" ise kendi etrafında dönerken rayların üzerinde akrobasi hareketleri yapabiliyo... "Flashback" diye bi oyuncak daha vardı. Bu oyuncağın özelliği de yüksekten hızla inerek yine aynı yükseklikte başka bir rampaya tırmanması ve bu rampadan da geriye ters gitmesi... Tabi bu oyuncağın rayları da acayip acayip şekillere bürünmüş... "Twister" Türkiye'de de eşi olan bi oyuncak galiba ama ben ona da hiç binmemiştim. İçimi

...Sami Yusuf Konseri...

Bugünü de önce Harvard Medical School'a sonra da Sami Yusuf konserine giderek geçirdik... "Harvard Medical School"u görmeden gitmeyelim bu ABD'den dedik ve Harvard'a gittik. Okul fiziki olarak güzel, diğer yönünü zaten herkes biliyo... MAS(Muslim American Society)'ın organize etmiş olduğu Sami Yusuf konseri MIT'nin kampüsündeki "Kresge Auditorium"da gerçekleşti. Program genel anlamda güzeldi. Program içeriğini Sami Yusuf ve Native Deen'in konserlerinden ve Muhammed Amer'in ara ara stand-up show'undan oluşuyordu. Her ne kadar Muhammed Amer'in stand-up showunun birkaç kısmını ancak anlayabilmiş olsam da, ben de millet gülerken en azından bi tebessüm ediyordum. Milletin neye güldüğünü bilmemek bayağı kötüydü :-( Program'a katılım gayet iyiydi ve neredeyse müslüman her milletten insanlar vardı.

...Prudential Tower'ın Tepesinden Boston...

Resim
New York'taki Rockefeller Center'dan sonra Boston'da da Prudential Tower'ın 50. katına çıktık... İşte Boston: Ve İşte Ben:

...Yeni Sınıfımı Daha Çok Sevdim...

Resim
Yeni sınıfım eski sınıfıma göre daha ii. Ortam daha güzel ve derslerde speaking'e ağırlık veriyoruz... Bu arada 1 Ağustos tarihli yazımda acaba Corinna kaç yaşında dediydim ya, bugün sordum... 21 yaşındayım dedi. Ben en fazla 18-19 tahmin ediyodum ama değilmiş. Benim yaşımın 18 olduğunu duyan da bayağı şaşırıyo. Corinna benim yaşımı sordu. Ben de tahmin et dedim. 22'den başladı saymaya. Herkes öyle olduğumdan yaşlı göründüğümü söylüyo. Ben de bunun farkındayım... :-) Ve işte 205 Nolu Sınıf Arkadaşlarım ve Misty:

Kurs'taki Yeni Sınıfım

Bugün yeni sınıfımdaki ilk günümdü. Yeni gelenlerle bizi karıştırarak yeni sınıfları ayarlamışlar. Yeni hocam Misty'i sevdim. Biraz çatlak, deli dolu ve çılgın... Sınıfta yine çekik gözlüler çoğunlukta: Umut (Türkiye) Jacopo (İtalya) Yuteriko "Yuki" (Japonya) Fuji Mura Jun Ko "J.J." (Japonya) Seongho (Kore) Chung Kang Inn "Nizzie" (Kore) Shang Feng Tu "Corinna" (Tayvan) Chang Nai Yu "Naomi" (Tayvan) Chang Kai Chun "Billy" (Tayvan) Chang Yichung "Clark" (Tayvan) Pei-Shan Chen "Doris" (Tayvan) Jong Beem Choi "J.B." (Kore) Yong Hu *Çekik gözlülerin isimlerinin telaffuzu ve akılda kalması zor olduğu için genelde bi de İngilizce isimleri var kendilerince... İngilizce isimleri görüldüğü gibi tırnak içine alarak yazdım... Bu sınıfım sanırım eski sınıfımdan daha iyi. Hem hoca hem de arkadaşlar daha aktifler. Ve daha fazla speaking yapıyoruz... Kurstakiler genellikle 18 yaşın üstündeler. Türkle

Today we went to the MIT Campus.

Resim
Bugün de MIT'nin kampüsüne gittik ama bi sıcaktı ki hava doğru dürüst gezemedik. Müzesine gidelim dedim kapanmasına 20 dk. vardı ve dolayısıyla girmedik... Başka zamana artık... Ama güzel bi kampüsü var MIT'nin... Nehir kenarında falan... ...One Of the MIT's Building in the Campus... ...MIT'nin ekzantirik binasının önünde ben... ...Bu pek egzantirik yapı da MIT Campus'ten...

Anatomi Sergisi "Body Worlds 2"

Bugün de Museum of Science'da dün açılan "Body Worlds 2" anatomi sergisine gittik. 24$ gibi bir ücret alsalar da değdi yani. Sergiyi tek kelime ile ifade etmeye kalkarsam: Muhteşem Bu sergiyi bu kadar güzel yapan şey kadavraların diseksiyonlarının kusursuz yapılmış olması ve kadavralara verilen pozisyonlardı... Futbol oynayanı, bale yapanı, skateboardla tek el üzerinde duranı, atletizm yapanı, buz pateni yapanı, yoga yapanı, kayak yapanı, beyzbol oynayanı vardı... İnsan vücutlarının dışında bi de şaha kalkmış bir tay ve iki deve vardı. Kimisi kaslarından, kimisi kemiklerinden arındırılmış bir insan vücudları da ayakta dimdik sergilenmekteydi. Tüm organlar ve sistemler de ayrıntılı bir şekilde sergilenmişti. Ayrıca bazı organlarla ilgili hastalıklara da yer verilmişti. Şimdi bu yazıyı okuyanlardan sergiyi bu kadar övdün, hiç mi fotoğraf çekmedin diyenleri duyar gibiyim. Valla ben de çok isterdim fotoğraf çekmeyi ancak fotoğraf çektirmediler... :-(

...Bir Takım Foto'lar...

Resim
Jeff'in kedisi ve Ben (Aslında kedi değil kaplan mübarek) ...Bir Gece Boston... ...Bir Gece Boston 2... ...Boston'da bir Mağaza ve Türkiye Milli Takım Formaları... ...Harvard'da sokakta oturup kitap okuyan evsiz adam ve uyuyan kedisi ve köpeği...

...Harvard Museum of Natural History'den...

Resim
South American Ovenbird ve Yuvası Pteranodon İskeleti Mamut İskeleti Armadillo cinsi koca bir kaplumbağa Bir Çeşit Dinazor Müzedeki hayvanlar oldukça gerçekçi duruyor... Hele bu kurt çok gerçekçi olmuş... Bu sevimli hayvan da yaru bir aslan... Bir balina iskeletinin yanında poz vermek de nasip oldu... Bu da en bulunan en büyük omur...

...Bir Kaç Foto...

Resim
...Boston'da Bir Evin Önünde... ...Kurstan Arkadaşlarım ve Eski Dönem Kıyafetli Bir Rehber... ...Ben ve Bir Zamanlar 4 kez Boston'un Başkanlığını Yapmış Olan Beyfendi... ...Bir Zamanlar Boston'daki Bir Siyasi Partinin Sembolü Olan Eşeğin Sırtında Ben... ...Kurstaki Hocam (Dana) ve Arkadaşlarım (Fabio, Carolina, Christie, Doeris)...