Kayıtlar

gezi etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

sonbahar'ın renkleri..

Resim

sadağı kanyonu tabiat parkı

Resim
Bursa'nın gizli cennetlerinden birisi olan Sadağı Kanyonu, Bursa'ya yaklaşık 65km uzaklıktaki Orhaneli'nin Sadağı Köyü ile Büyükorhan'ın Cuma Barajı arasında 14km'lik bir doğa harikası. K anyon Bursa'ya yaklaşık 1 saatlik mesafede. Yol boyunca ormanlar yeşil bir seyir sunuyor. 1 saatlik yoldan sonra Sadağı Köyü'ne, 3km sonrasında ise Sadağı Kanyonu'na varılıyor. Sadağı Kanyonu, Roma İmparatorluğu döneminde av mahali olarak kullanılmakta imiş. Kanyonda bir de kaplıca bulunduğu için Roma İmparatorluğu döneminde bir de kaya hamamı yapılmış. BEBKA (Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı) 'nın  “Sadağı Kanyonu Tabiat Parkı Ekoturistlerle Buluşuyor” projesi ile kanyonda bir takım düzenlemeler yapılmış.  Bu düzenlemeler kapsamında otopark, kır evi, tuvalet ve mescit yapılmış. Bunun yanı sıra k anyonun başlangıç kısmında belli bir yere kadar köprülerle geçişler sağlanmış ancak ilerleyen kesimlerde bu kadar olanak yok. Yer yer derme çatma merdiven ve kö

bisiklet gezileri - 2 | büyükdöllük köyü..

Resim
Dün TÜBİT (Trakya Üniversitesi Bisiklet Topluluğu)'in düzenlediği bisiklet turuna katıldım.. Sabah 9:30'da her zamanki buluşma noktasından Zübeyde Hanım Parkı'ndan hareket ettik yaklaşık 50-60 kişi.. İstikametimiz Edirne'nin Büyükdöllük köyüydü.. Yolumuz uzuncaydı. Gün boyunca toplam 34 km. pedal çevirmişiz. (GoogleEarth verilerine göre.. :)) Benim buluşma yerine gidişim gelişim de yakla şık 4-5 km'ymiş.. Yani bi 40 km kadar pedal çevirmişim bugün.. :) Güzergahı mız genel olarak pek engebeli değildi ama arada bikaç yokuş bizi yormadı desek yalan olur hani.. Neyse nihayet vardık köyümüze.. Benim ilk gözüme ç arpan köyü n büyükçe camisiydi. Köy kahvesine vardığımızda ben hemen oradaki bir köylüyü yakalayıp minareye çıkmak istediğimi söyledim. İzni alıp çıktım minareye .. :) Oradan köyü ve aşağıdaki çocukları fotoğrafladıktan sonra minareden inip köyde fotoğraf çekmeye devam ettim. Kahvenin etrafında saklambaç oynayan çocuklar ve köy kahvesinde oturan amcalar ve dedel

bisiklet gezileri - 1

Resim
Baharın gelmesiyle dün biz de 5 arkadaş attık kendimizi dışarı.. Bisikletlerle önce kahvaltı mekânımız Yeşil Sera'da güzel bir kahvaltı ettikten sonra Yunanistan sınırı Pazarkule'ye doğru pedal çevirmeye başladık.. Yolumuza devam ederken iki asker yolumuzu kesti.. Sınırdan 1km. kadar içerisinden öteye geçmek yasakmış. Bi de biz 5 kişi olunca ilkin salmadılar bizi.. Ama sonra ayrı ayrı geçmeyi teklif ettik. Zor da olsa kabul ettiler ve 2 grup halinde aramızda boşluk bırakarak yolumuza gümrüğe kadar devam ettik. Gümrüğe vardıktan sonra biraz dinlendikten sonra "HOŞ GELDİNİZ" tabelası ile hatıra fotoğrafı çektir dik.. :) Tabi burası Edirne olduğu için bence o tabelanın "OJ GELDİNİZ" şeklinde olası gerekir.. :D Devletimiz yapmamış biz yaptık.. :D "EDİRNE", "MUĞLA" gibi şehir isimlerinin olduğu tabelalar görmeye alışığız.. Ama "TÜRKİYE" yazılı bir trafik levhası alışıldık birşey değil. :) "TÜRKİYE" tabelasıyla da hatıra

kıyı ege gezimiz..

Bizim gibi kalabalık ailelerde alışılmışın dışında 3 kişi ile 2 günlüğüne bir geziye çıktık bayramın 3. ve 4. günleri.. Genelde ayak bağı olan ufaklıklar olmaksızın babam, kardeşim Ömer ve ben 2 günlük gezimizde Muğla'dan yola çıkıp Milas, Didim, Kuşadası, İzmir, Bergama, Ayvalık, Edremit istikametindeki gezilecek görülecek yerleri gezdik.. Gidilecek ilçelerin belirlenmesi dışında pek planlı bir gezi değildi.. Aklımızda elbette görmek istediğimiz yerler vardı ama zaman zaman gördüğümüz kahverengi tabelaları da takip ettik.. :) Gezdiğimiz yerlerin tarihi ayrıntısına pek girmeden gezimizi kısaca anlatayım: Muğla'dan bayramın 3. günü yani çarşamba sabahı saat 08:30'da yola çıktık.. İlk durağımız Milas'tı.. Milas'ta Labranda Antik Şehri'ne gittik. Yüksekçe bir yere kurulmuş olan Labranda Antik Şehri daha çok zamanının yönetim merkeziymiş galiba.. Muhtemelen halk daha aşağılarda yaşıyormuş.. Yüksek konumu muhtemelen olası düşman saldırılarını daha rahat bir şekilde

malatya'08, nemrut dağı ve yayla..

Resim
Yaz tatillerimizin rutinlerinden Malatya sıla-i rahimimizi de yaptık.. Muğla'dan amcamlarla birlikte 2 arabayla gittik Malatya'ya her zamanki gibi tek günde.. Babama ne kadar o kadar yolu tek başına gitmen zor yardım edeyim dediysem de gidişte yardım istemedi pek.. Malatya'da bu sene önceki senelerden farklı olarak ben bir gece yayla'da Nemrut Dağı'nın eteklerinde kaldım.. Elektriğin olmadığı lüks lambalarla aydınlatılan taş evler.. Güzel mekanlar ama orada 1-2 ay kalmak zor olsa gerek.. Rüzgarın zaman zaman sert esmesi zor anlar yaşattı bana açıkçası.. Ağzımıza burnumuza kum dolmasını geçtim Nemrut Dağı'na amcamla çıktığımızda arabadan çıkar çıkmaz gözlüğüm uçtu.. Gözlük hafif olunca uçması da olağan olabiliyo.. :) Gözlük uçtuktan sonra ben bi an umudu kestim gözlükten ama esen sert rüzgarın yere yakın yerlerde çok şiddetli olmaması ve yerde duran plastik çatalın rüzgarda olduğu yerde kalması umutlandırmıştı beni.. Amcam ben ve yayladan bizimle beraber gelen

bu sene tatilin adresi: datça..

Resim
Bu sene önceki senelerden farklı olarak tatil için Datça'daydık.. Biraz mecburen oldu ama gayet güzel bir 3 gündü.. Ekincik'te yer bulamayınca alternatif tatil mekanları aramaya başladık ve Datça'da küçük, kendi halinde, güzel bir pansiyon olan Ova Pansiyon 'u bulduk.. Bu seneki tatil mekanımızla Ekincik'teki standartlaşmış tatillerimizi karşılaştıracak olursak her ikisininde kendine göre eksileri ve artıları vardı tabi.. Ekincik'te oteller daha organize doğal olarak ama Datça'da tatil yaptığımız yer küçük olduğu için daha bizbizeydik.. Pansiyonun sahibi olan ailenin ufaklıklarınd an Berfin durmaksızın bizi soru yağmuruna tutuyordu: Neden hep siyah giyiyorsunuz?, Neden böyle?, Neden şöyle? :)) Bir diğer ufaklık Ada ise objektiften kaçan ürkek tavırlarının yanısıra ben kız değilim, Ada'yım demesiyle çok şirin bir kızdı.. :) Bir de Minnoş vardı.. :) Kedileri.. Oldukça sırnaşık bir kedi olan Minnoş yemek sırasında masanın altında ayaklarımıza sürtüne sürtün

bolu: abant, yedigöller ve gölcük..

Resim
Haftasonu Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Kokino Grubu'nun düzenlediği Abant-Yedigöller-Gölcük gezisi vardı.. Gezi tek kelime ile harikaydı.. Çok hoşuma giden kareler yakaladım bu gezide.. Cumartesi 02:00'da Edirne'den yola çıktık.. Sabah 09:00 sularında Bolu Dağı'nda kahvaltımızı yaptıktan sonra önce Abant'a gittik.. Abant'a vardığımızda hava yağmurluydu. Mangalımızı yaktık, köftelerimizi yedik.. Bi çiftli ekmeğin yarısını mideme indirdikten sonra yağmur da dinince bol bol fotoğraf çektim, çektirdim.. Abant'tan sonra önce şehir merkezine alışverişe, sonra da Yedigöller'e geçtik.. Yedigöller'e gider gitmez çevre keşfine ve fotoğraflar çekmeye başladık.. :) Yedi tane gölden oluşan Yedigöller harika bir yer.. Büyükgöl, Sazlıgöl, Nazlıgöl, Uzungöl, Kurugöl (Küçükgöl), Deringöl, Seringöl'ün yanında Gülen Kayalar, Pisagor Ağacı, çeşmeler ve şelale gibi bir çok gezilecek yeri var Yedigöller'in.. Geceyi cep telefonlarının kapsama alanı dışında k

..Fotoğrafçılık Topluluğu..

Bugün topluluk toplantılarımızın 3.sünü gerçekleştirdik.. Geçen hafta başladığımız temel bilgiler eğitimine bu hafta ile devam ettik. Kendi performansım açısından toplantıları değerlendirecek olursam bu hafta geçen haftaya oranla daha iyi bir sunum gerçekleştirdim sanırım. Geçen haftaki sunumumu ben de pek yeterli bulmamıştım açıkçası ama bu hafta iyi bir sunum yaptığımı ve anlattıklarımın yararlı olduğunu düşünüyorum.. Toplantıya katılan topluluk üyeleri de düşünüyor bilemem ama.. :) İnşallah haftadan haftaya hepimiz için daha faydalı ve zevkli toplantılar gerçekleştiririz.. Bu sene toplantılara iştirak geçen seneye nazaran daha fazla.. Aman nazar deymesin.. :)) İnşallah bu cumartesi senenin ilk fotoğraf gezisini gerçekleştirmeyi düşünüyoruz.. Umarım hava fotoğraf çekmeye elverişli olur.. Hava tamamen kapalı olmasın yeter.. Onun dışındaki hava şartlarına belki yağmur da hariç tutularak razıyım.. Mesela kar yağsa ne ala.. :)) Kar yağsa da kar fotoğrafı çeksem.. :))