Ben sustum, sen söyle iyiliğimi... Niye bana uzaksın sevdiceğim? Gözlerinin büyüsünü özlemedim mi sanıyorsun? Sözlerinin sıcağı kalbimde bin efsûn. Sen yokken kuyulara düşüyor düşlerim. Sen olmayınca, sevda yetim; aşk öksüz, şefkat kimsesiz. Sensiz, hesapların hepsi yarım kalıyor. Sensiz, defterlerin hepsi açık duruyor. Hata etmişim, şimdiye dek varlığını hesaplamışım hep; çok geç anlıyorum. Yokluğun ne hesaba gelmez işmiş; kıvranıyorum, yanıyorum, ağlıyorum. Beni unutmadın değil mi? Unutmak ne garip şey ki, unutanlara unuttuğunu da unutturuyor. Dipsiz bir kuyuya düşüyor gibisin; içindeki unutuş bin kuyuyu kuyuya atıyor. Seni unutmak bana haram olsun. Unutulmak ne acı şey ki; unutulanın unutulduğu kimsenin hatırına gelmiyor. Sonsuz bir karanlıkta yitiyor gibisin; unutuluşun nice karanlığı karanlığa itiyor. Senin unutman bana uzak olsun. Alev üşür mü bi’tanem? Taş katılığına yanar mı? Dağ yalnızlığına ağlar mı? Ayrılığın araya girmekten bıktığı olur mu? Yalnızlığın da canı sıkılmaz mı? ...
Dostlarım ve Romalılar; aranızdaki ufak muhabbete maydanoz olma pahasına bir yanılsama ve yanlışınızı düzelteceğim. Mevzu bahis olan ve orta zeka memleket evlatları için taş hücresi olarak tercüme ettiğiniz "şey", Latincede yaniki orijinal ismiyle "sklerenkima"dır. Bu nadir yapı veya organizmal malzeme, küçük bilgi dağarcıklarınızdaki vericikler dahilinde sadece ayvada bulunmayıp, asmada "sklerenkima lifleri" olarakda mevcuttur. Bilgilerinize... SPAYKİCANKART
YanıtlaSil