bir alıntı üzerine kısacık bir yazı..

"GÜNAH
Gerçekten günah kavramını önemseyen bir insan normalde özünde varolan birçok davranıştan yaratıcı korkusu sebebi ile kaçınır. Hareketlerine inandığı ölçülerde sınır getirir, kendisini kısıtlar. Peki günah kavramını yadsıyan bir insan olumlu davranışlarda bulunduğunda bu tanrı nazarında eşit mi değerlendirilir? Birinde günah korkusu varken diğerinde özden gelen bir ahlak vardir. Kişinin var olanı benimsemesi değil kendi degerlerini yaratması."

Blog dünyasının yenilerinden ve aynı zamanda sınıf arkadaşım Kürşat'ın blogundan yaptığım bu alıntıya binaen kendi fikirlerimi beyan etmek istiyorum:

Bir kişinin günah kavramını yadsıması ancak yaratıcıya yani Allah'a inanmaması durumunda olur.. Çünkü eğer bir yaratıcı söz konusu ise ki şüphesiz vardır, yaşam için belli kuralların olması da beklenir.. Sonuçta hiçbir şey yaratılmış ve kendi haline bırakılmış değildir.. Bu imtihan dünyasında kurallar dairesinde yaşıyoruz.. Bu kurallara uyduğumuz ve Allah'ın bizden istediklerini yaptığımız ölçüde mükafatlandırılacağımız gibi günahlara ve haramlara girdiğimiz ölçüde de cezalandırılacağımızı biliyoruz.. Dört büyük kitapta da Yaradan'ın varlığı açıktır ve Allah inancı söz konusudur.. Allah inancının dinlerin en öncelikli unsuru olduğunu göz önünde bulundurursak bu inanca sahip değilken olumlu davranışların bi değeri kalır mı bunu bir düşünmek lazım..

Yorumlar

  1. Sagol fikirlerini paylaştığın için.konuşmak güzel şey.yazıya birkaç sey ilave edersem; burada gözden kaçırılabilecek bir durum söz konusu. örneğin Allah'a inanan ama dinlere inanmayan deistleri ele alırsak; bu insanlar yaratıcıya inandıkları halde pek ala günah kavramını yok sayabilirler. ve hatta yaratıcının dünyada kendilerini kendi iradeleri ile baş başa bıraktığını düşünebilirler. o zaman benim sorduğum sorunun bir anlamı olabilir.

    YanıtlaSil
  2. Deistlere göre Yaradan, yaratmıştır ama gerisine karışmamaktadır. Deistlerin böyle düşünmesi de insanın kendi iradesidir esasında. Böyle düşünmek onların tercihidir. Allah onları kendisine inandırıp dinleri reddettirmemiştir ya. Eğer biraz düşünüp, biraz çevrelerine baksalar ve sadece kendi vücutlarına bakıp vücudun, sistemlerin ne harika bir ahenk içerisinde çalıştığına dikkat etseler onlar da anlayacaklardır Rabbimizin sadece yaratıp, başıboş bırakmadığını..
    Herkes inandığı şeyin doğru olduğunu iddia eder, deistler de öyle ama herkes farklı bir şeye doğru diyor diye herkesin doğru dediği şey doğru mudur? Yani deistler farklı düşünüyor diye yaptıkları şeyler farklı değerlendirilecek değil ya..
    İnanç küllidir, tek tek inanç olmaz. Ben Allah'a inanıyorum da dinlerine, kitaplarına inanmıyorum olur mu? Bir insan Yaradan'a inanırken Yaradan'ın buyruklarına nasıl inanmaz? Yani inancın esaslarından birini inkar etmek hepsini inkar etmekle eşdeğerdir bence.. Dolayısıyla deistler de Allah inancı olmayanlardan farklı değildir ve Allah'ın nezdinde farklı değildirler.
    Yani onların olumlu davranışlarından önce de yine inanç mevzu bahis olsa gerek.. ;)
    Allah bizi inkar edenlerden eylemesin.. :)

    Bu arada aklıma geldi.. Acaba deistler hiç mi MSN'de AEO (Allah'a Emanet Ol) demiyolardır.. :) Hiç mi dua etmiyolardır? :)
    Ateistlerin dahi sıkıştıklarında, korktuklarında ALLAH diye nida ettikleri gibi.. :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

"anabilim dalı" mı, "ana bilim dalı" mı? hangisi doğru?