Kayıtlar

kaaar neden yağar? kaaaar..

Resim
Bugün gittim "Gölgesizler" filmine.. Filme gitmeden sinema sayfalarından okuduğum kadarıyla ve arkadaş tavsiyesi üzerine güzel duruyordu film.. Alışılmışın dışında, insanın dikkatini çeken filmin afişini daha önce görmüştüm. Filmle birlikte Candan Erçetin'in adının da geçmesi.. Gözüme kestirmiştim bi kere.. :) Hasan Ali Toptaş'ın filmle aynı ismi taşıyan romanından beyaz perdeye aktarılmış bir filmdi "Gölgesizler" filmi.. Bugün sinema sitelerinde okuduğum kritiklere bakılırsa gizemli hikayesiyle izlenesi bir filmdi.. Nitekim de öyleydi.. Bir köydeki esrarengiz kaybolmaları konu ediyor film.. Köyün berberi, köyün en güzel kızı, köyün muhtarı kayıplara karışanlardan.. Film genel itibariyle karışık bir hikayeye sahip.. Filmin sonunda anlaşılıyor bazı şeyler.. Bazı şeyler diyorum çünkü anlayamadığım şeyler var.. :) Yazının başlığının filmle ne alakası var derseniz, filmde Cennet'in oğlu karakterinin aklını yitirmesiyle birçok kez söylediği bir replik &quo

bir alıntı üzerine kısacık bir yazı..

"GÜNAH Gerçekten günah kavramını önemseyen bir insan normalde özünde varolan birçok davranıştan yaratıcı korkusu sebebi ile kaçınır. Hareketlerine inandığı ölçülerde sınır getirir, kendisini kısıtlar. Peki günah kavramını yadsıyan bir insan olumlu davranışlarda bulunduğunda bu tanrı nazarında eşit mi değerlendirilir? Birinde günah korkusu varken diğerinde özden gelen bir ahlak vardir. Kişinin var olanı benimsemesi değil kendi degerlerini yaratması." Blog dünyasının yenilerinden ve aynı zamanda sınıf arkadaşım Kürşat'ın blogundan yaptığım bu alıntıya binaen kendi fikirlerimi beyan etmek istiyorum: Bir kişinin günah kavramını yadsıması ancak yaratıcıya yani Allah'a inanmaması durumunda olur.. Çünkü eğer bir yaratıcı söz konusu ise ki şüphesiz vardır, yaşam için belli kuralların olması da beklenir.. Sonuçta hiçbir şey yaratılmış ve kendi haline bırakılmış değildir.. Bu imtihan dünyasında kurallar dairesinde yaşıyoruz.. Bu kurallara uyduğumuz ve Allah'ın bizden

photoshop online..

Photoshop.com , Adobe'nin online fotoğraf düzenleme ve fotoğraf paylaşım sitesi. Adobe, Photoshop.com ile kullanıcılarına basit fotoğraf düzenlemeleri için Photoshop'a her yerden ulaşma imkanı veriyor.. Ayrıca her kullanıcının fotoğraflarını yüklemek için 2GB alanı bulunuyor.. Photoshop.com'daki fotoğraf düzenleme işlemleri oldukça basit. Her seviyedeki kullanıcının yapabileceği şekilde tasarlanmış. Fotoğraflara uygulanabilecek birçok efekt halihazırda bulunuyor. Kullanıcılara kalan ise bunları seçmek.. Facebook, Flickr, Picasa gibi web sitelerindeki fotoğraflarınıza da Photoshop.com üzerinden ulaşıp fotoğraflarınızı düzenleyebiliyorsunuz.. Photoshop.com'da fotoğraf düzenleyebilmek için siteye üye olmanız gerekiyor. O da zor bişey değil zaten.. :)

House M.D. S01E14 | The Who - Baba O'Riley

House M.D. 1.Sezon 14.Bölüm'de dizinin sonunda çalan müzik hoşuma gitmişti. Şarkıyı netten aradım, zorda olsa buldum. :) Şarkı The Who grubunun Baba O'Riley parçasıymış.. Dizide House şarkıya elleriyle masasında çalışıyormuş gibi yaparak eşlik ediyor.. Dinleyin derim.. Hatta izleyin.. ;) İndirmek için tıklayın..

trakya üniversitesi neden çağa ayak uyduramıyor?..

Resim
Trakya Üniversitesi'nin sloganıyla başlamak istiyorum: GELECEĞE KÖPRÜ (!) Eleştirilecek o kadar çok şey varki hatırlayabildiğim ve tasarım benim için önemli bir unsur olduğu için özellikle dikkatimi çeken konuları maddelemeyi uygun gördüm.. Yoksa bunların dışında daha bahsi edilebilecek çok şey var özellikle de bilim adına.. 1- Web Sitesi: Öncelikle üniversitemizin vitrini olan web sitesini eleştirmek istiyorum.. Bir üniversitenin sayfası bu kadar basit olmamalı bence.. Bu üniversitenin bir mühendislik fakültesi yok mu? Bilgisayardan, web tasarımından anlayan hiç mi kimse yok? Tasarım dersi olan hiç bir bölüm yok mu acaba? Bu tarz tasarımlar öğrencilere de yaptırılabilir esasen. Öğrencilere verilen projelerden biri olabilir üniversitenin web sitesinin tasarımı. Ya da bir yarışma yapılamaz mı kazananın ödüllendirilebileceği.. Hadi o da olmadı profesyonel ellere bırakılamaz mı üniversitenin vitrini niteliğindeki web sitesi.. Bu üniversitede geçirdiğim 3,5 senede web sitesind

OMÜTBAT 2.Ulusal Kardiyoloji Öğrenci Kongresi

Resim
23-25 Ocak 2009 tarihleri arasında gerçekleştirildi OMÜTBAT 2.Ulusal Kardiyoloji Öğrenci Kongresi.. Ben ve arkadaşlarım da Trakya Üniversitesi'nden Trakya Üniversitesi Bilimsel Araştırma Topluluğu (TÜBAT) olarak kongreye iştirak ettik.. Kongre sosyal içerik olarak yetersizdi ancak bilimsel programdaki konukları bakımından iyidi.. Prof.Dr.Mustafa ÖZ, Prof.Dr.Bingür SÖNMEZ, Prof.Dr.Murat TUZCU, Prof.Dr.Münci KALAYOĞLU gibi ünlü hocalarımız bizlerle birlikteydi.. Hocalarımızın konferanslarının yanında programın yarısından fazlası bu kongrenin bir öğrenci kongresi olması hasebiyle öğrenci sunumlarından oluşmaktaydı.. Biz kongreye bir öğrenci sunumuyla katılmıştık. Aynı zamanda TÜBAT'ın başkanı olan arkadaşım Arda Kazım "Doğumsal Kalp Hastalıkları" konulu sunumuyla oldukça başarılıydı.. Bu arada kongreye ünlü doktor Prof.Dr.Mehmet ÖZ'ün de davet edildiği ancak katılamadığı içi kendisinin bir video göndermiş olduğunu da söylemeliyim.. Bu kongreye göndermek üzere hazı

TeamViewer

Resim
TeamViewer, bir uzaktan erişim programı.. Yani internet üzerinden başka bir bilgisayarı kontrol etmeye, masaüstü paylaşımına, dosya aktarımına vs. yarıyor.. Benim oldukça kullanışlı bulduğum bir program.. Bilgisayar konusunda genelde bilgi danışılan kişi olduğum için herkese msn'den ya da telefondan yardımcı olmaya çalışmak bazen gerçekten çok ama çok zor olabiliyor.. Hem yardım isteyene eziyet, hem yardım edene.. :) Hani bi Vodafone reklamı vardı ya, şu annesine bilgisayarla alakalı bişeyler anlatmaya çalışan genç.. Aynı o hesap.. :D Neyse gelelim programa.. Program kurulduğunda kurulan bilgisayara bir ID atanıyor. Bu ID, bir bilgisayardan başka bir bilgisayara bağlanılmak istendiğinde gerekiyor.. Tabi sadece ID yeterli değil.. Bir de şifre -password- var.. Bu şifre program her açıldığında yenilendiği için güvenlik konusunda problem yok.. Bilgisayarlar arasında bir bağlantı yapılmak istendiğinde.. Bilgisayara bağlanan kişi, bağlanacağı bilgisayarın ID kodunu ve programın her açıl

elif şafak'tan bir köşe yazısı daha..

KIZINIZ BİR SANATÇIYLA EVLENSİN İSTER MİSİNİZ? Yılbaşı yaklaşırken matrak ama bir o kadar düşündürücü bir araştırmanın sonuçları yayınlandı. Yediden fazla ülkede gençler arasında yapıldı bu araştırma. Bu ülkeler arasında gelişmiş Avrupa ülkeleri de var, Brezilya da. Sorulan sorular kısa ve basitti. Hangi meslekten insanlarla evlenmek istersiniz? Hangi meslekten insanlarla evlenmeyi düşünmezsiniz? İşte sonuç: Yedi ülkede de en çok beğenilen, saygı duyulan, güvenilen ve dolayısıyla evlilik için tercih edilen meslek grubu aynı çıktı: Doktorlar. Ne doktoru olduğunun dahi o kadar önemi yok, yeter ki doktor olsun eş adayı. Kadınlar da erkekler de doktorlarla evlenmek istiyor. Tüm dünyada bu böyle. Müthiş bir albenisi var doktor olmanın. Tüm zorluklarına rağmen. Bir yerde iki ayrı insana inanmak durumundaysak ve faraza bunlardan biri doktor ise, adeta otomatik bir biçimde doktor olanı seçiyoruz. Mühendislerden, bankacılardan, müteahhitlerden, öğretmenlerden bile... akla gelecek herkesten bi

elif şafak'tan bir köşe yazısı..

ZOR İNSAN Bazen duyarız. Biri için "zor insandır o" denir. Şöyle bir kulağımıza değer geçer bu söz. Belki çok fazla üzerinde durmayız. Bir de bazı insanlar vardır ki bizzat "zor adam" ya da "zor kadın" olarak tanımlarlar kendilerini. Kanıksamışlardır bu lafı adeta gönüllü bir yafta, taşıdıkları bir etiket gibi. Evliliklerini, dostluklarını, başka insanlarla ilişkilerini ve ilişkisizliklerini anlatırken, açıklarken bunu bir özür gibi sürerler önümüze. "Zor insanım ben," derler. Bazen de eşlerden birinin diğeri için bunu söylediğine tanık oluruz. "Bizimki zor adamdır." "Benim hanım zor hatundur." Bu lafla her şeyi açıklamış gibi susarlar sonra gizemli bir tebessümle. Hani elimize bir büyüteç alıp baksak, kavramı şöyle bir incelemeye alsak. Ne demektir zor olmak bilinmez ama belli ki kelimenin kendisi cazip bir şeydir pek çoklarının dillerinde. Hallerinden şikayet eder gibidirler ama aslında şikayet değil, gizli bir iltifat v